Ana içeriğe atla
TR EN

Kuluçka ve Hızlandırıcılar Hakkında

Kuluçka Programları: 

Kuluçka programlarının tarihi üniversiteden sanayiye teknoloji aktarımının önem kazanmaya başladığı 1950’li yıllara uzanmaktadır. 1959 yılında ilk özel kuluçka programı ABD’de kurulmuştur. Daha sonra kamuda ve üniversitelerde bu konuda insiyatif almaya başlamıştır. İlk kamu kuluçka programı da yine1964 yılında ABD’nin Philadelphia eyaletinde hayata geçmiştir (Lewis, 2001; Campbell ve Allen, 1987). İlk kurulduğu yıllardan bu yana kuluçka kavramı zamanın ihtiyaçlarına ve bölgesel, ulusal ihtiyaçlara göre evrim geçirmiş ve farklılaşmıştır. 

İlk ortaya çıktıkları yıllarda kuluçkalar ortak ofis alanları ve hizmetler sağlayan kurumlarken daha sonra bu durum yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. Kuluçka kavramı için tam ve kesin olarak kabul edilmiş bir tanım olmamakla birlikte, bir çok çalışma kuluçka programlarının sadece paylaşılan ofis alanlarından ve ortak kullanılan hizmetlerden ibaret olmadığını vurgulamaktadır (Albort-Morant ve Riberio-Soriano, 2016; Hackett and Dilt, 2004; Kuratko and Lafayette, 1987). Kuratko ve Lafayette (1987, p. 49) tarafından vurgulandığı gibi kuluçka kavramının tanımlanmasındaki en önemli zorluk, orijinal kuluçka kavramının günün ve ekonominin ihtiyaçlarına göre sürekli değişiklik göstermesidir.

Kuluçkalar en genel anlamda yeni firmaları çeşitli hizmetlerle destekleyen organizasyonlar olarak tanımlanabilir (Bergek ve Norrman, 2008; Hausberg and Korreck, 2018). Fakat bu oldukça genel bir tanım olduğundan, bu tanımın içine farklı kavramlar ve organizasyonlar da girebilmektedir, bilim parkları, teknoparklar, inovasyon merkezleri gibi (Bollingtoft and Ulhoi, 2005). Kuluçkalar daha dar anlamıyla, yeni girişimleri ve girişimcileri seçen ve onların büyümesi amacıyla, esnek sürelerle, onlara geniş ölçekte hizmetler sunan ve danışmanlık yapan ve bunun karşılığında onlardan kira alarak veya firmalara ortak olarak gelir elde eden organizasyonlardır. Bergek ve Norrman (2008) kuluçka kavramını oluşturan 4 ana unsur olduğunu vurgulamışlardır. Bunlardan ilki paylaşılan ofis alanlarıdır. Kuluçkalar yeni girişimlere diğer girişimler ile paylaştıkları bir ofis alanı sağlarlar ve genellikle bunun karşılığında belli bir kira alırlar; ikincisi genç girişimlerin ilk zamanlarda yüksek olan sabit maliyetlerini azaltmak amacıyla sağlanan destek hizmetleri; üçüncüsü profesyonel destek ya da koçluk ve sonuncusu ise girişimlerin iç ve dış bilgi ve inovasyon ağlarına girişleri; bu ağlarla tanıştırılmalarıdır. Bu haliyle kuluçkalar, yeni girişimlerin pazar başarısızlığı olasılığını azaltmak üzere, onların karşılaştığı üç ana problemi çözmüş olurlar: yönetim desteği ihtiyaçları, tecrübesizlik ve bağlı nedenlerle pazarda görünürlükten yoksun olmaları ve tek başına olmaktansa bir grubun içinde olma, bir grubun parçası olma ihtiyaçları (Bollingtoft ve Ulhoi, 2005) 

Kuluçkaların ilk kurulmaya başladıkları 1950’li yıllardan bugüne uzanan evrimine odaklanarak kuluçkalardaki farklılıkları anlamaya odaklanan araştırmalar da karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Aernoudt (2004) tarihsel gelişimi de göz önünde bulundurarak ama diğer yandan kuluçkaların temel felsefe ve amaçlarına odaklanarak kuluçka programlarını ayrıştırmıştır: ekonomik gelişme hedefleyen kuluçkalar, teknoloji kuluçkaları, sosyal kuluçkalar, temel araştırma kuluçkaları ve birden fazla amacı olan karışık kuluçkalar. Bu tarihsel bakış açısı girişimcilik ekosisteminin ihtiyaçlarının evrimini anlamak açısından da önemli ip uçları vermektedir. Grandi ve Grimaldi (2005) çalışması, kuluçka modellerindeki değişimin öncelikli olarak değişen girişimci profili ve yeni firma ihtiyaçlarından kaynaklandığına vurgu yapmaktadır. Yazarların vurguladığı gibi, farklı yerel ortamlarda ve farklı zamanlarda yeni girişimlerin ihtiyaçları çeşitlilik göstermektedir ve kuluçka modelleri ortaya çıkan bu yeni ihtiyaçları karşılayacak şekilde evrim geçirmiştir. İlk kurulduğu dönemlerde, amacı girişimlere paylaşımlı ofis alanı ve ortak hizmet havuzundan yararlanma olanağı sağlamak ve bu sayede girişimlerin ilk yıllardaki sabit maliyetlerini düşürerek hayatta kalma şanslarını artırmak olan kuluçkalar, zamanla yeni girişimler için farklı yöntemlerle değer yaratmaya başlamışlardır. Özellikle 1980 ve 1990’lı yıllarda girişimlere iş yönetimi alanında danışmanlık ve koçluk sağlanması, sonrasında ise ağlara dahil olma ve ağ kurma faaliyetlerinin kurumsallaşması, buna yönelik mekanizmaların geliştirilmesi kuluçka programlarının değer önerileri olarak önem kazanmışlardır. 

Kaynaklar:

  • Aernoudt, R. 2004. “Incubators: tool for entrepreneurship”, Small Business Economics, 23, 127-135. 
  • Albort-Morant, G., Riberio-Soriano, D. 2016. “A bibliometric analysis of international impact of business incubators”, Journal of Business Research, 69, 1775-1779. 
  • Bergek, A. ve Norrman, C. 2008. "Incubator best practice: a framework," Technovation, 28, 20-28.
  • Bollingtoft, A., Ulhoi, J.P. 2005. “The networked business incubator – leveraging entrepreneurial agency?”, Journal of Business Venturing, 20, 265-290. 
  • Campbell, C. ve Allen, D.N. 1987. “The small business incubator industry: micro-level economic development”, Economic Development Quarterly 1, 178-191 
  • Grimaldi, R., Grandi, A. 2005. “Business incubators and new venture creation: an assessment of incubating models”, Technovation, 25, 111-121. 
  • Hackett, S. M., ve Dilts, D. M. 2004a. “A systematic review of business incubation research”, Journal of Technology Transfer, 29, 55–82. 
  • Kuratko, D.F., LaFollette, W.R. 1987. “Small business incubators for local economic development”, Economic Development Review, 5, 49–55. 
  • Lewis, D.A. 2001. Does technology incubation work? A critical review. Washington, DC: Economic Development Administration, US Department of Commerce.

Hızlandırma Programları: 

İlk hızlandırma programı 2005 yılında kurulan ve hala dünyanın en önemli ve başarılı hızlandırma programı olmaya devam eden Y Combinator’dır (Cohen ve Hochberg, 2014). 2005 yılında açılan ilk hızlandırma programının ardından benzer programlar, ABD ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde yaygınlaşmıştır. Hızlandırma programlarının sayısının toplamda 650’den fazla olduğu ve bu programlardan mezun olan girişimlerin toplamda bugüne kadar 13 Milyar ABD dolarının üzerinde yatırım aldığı hesaplanmaktadır (Hallen vd. 2016). 

Hızlandırma programı modeli üzerine yapılan çalışmalardan bir kısmı, bu modelin temel özelliklerini ortaya koymaya ve diğer kuluçka modellerinden farklılıklarını ortaya koymaya odaklanmışlardır (Cohen, 2013; Cohen ve Hochberg 2014; Pauwels vd., 2016; Malek vd., 2014). Cohen (2013) ve Cohen ve Hochberg (2014) çalışmaları hızlandırıcıların belli özellikleri ile kuluçkalara diğer bazı özellikleri ile melek yatırımcılara benzediğini ileri sürerek, hızlandırıcıları bu iki girişimcilik destek modeli ile karşılaştırmışlardır. Pauwels vd (2016)’da ise hızlandırma programları, girişimlerin ihtiyaçlarına uygun olarak ortaya çıkan yeni bir kuluçka modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Cohen (2013), hızlandırma programlarının en önemli özelliğinin girişimlerin desteklenme süresi ile ilgili olduğunu ileri sürmektedir. Yazara göre, girişimcilere sağlanan destek süresinin kısalığı hızlandırma programlarını diğer kuluçka programlarından ayrıştıran özelliklere temel oluşturmaktadır. Hızlandırma programları kuluçka programlarına göre oldukça kısa ve önceden süresi belirlenmiş hizmetler sunmaktadır. Ayrıca programa giriş ve çıkış tarihleri ve koşulları bu süreyle bağlantılı olarak önceden tanımlanmıştır. Bu süre programdan programa farklılık gösterse de genelde 3 ya da 6 ay ile sınırlı olmaktadır. Kuluçka programlarında bu süre bir ila beş yıl arasında değişmektedir. Cohen (2013) kuluçka programlarında sürenin uzun olmasının, girişimler ile kuluçka programları arasındaki karşılıklı bağımlılığı artırdığını, girişimlerin kuluçka programlarının içinde kalarak pazar seçim mekanizmalarından kendilerini koruduğunu bu nedenle de uzun süre kuluçkada kalan girişimlerin kuluçka dışında yaşama şanslarının ve oranlarının düştüğünü belirtmektedir. Diğer yandan, hızlandırıcılar ürün-pazar uyumunu çok daha hızlı test ederek girişimlerin geleceği ile ilgili belirsizlikleri hızlı bir şekilde çözüme kavuşturdukları için hızlandırıcı içindeki girişimler çok daha hızlı başarısız olmakta, bu nedenle yatırımcılardan toplamda daha az fon bulmakta ama yapılan yatırımların verimliliği daha yüksek olmaktadır (Yu, 2016). Hızlandırma programları, hizmet sağladıkları sürenin kısa olması nedeniyle girişimlerin çok daha hızlı bir şekilde başarılı ya da başarısız olduklarını görmelerini sağlarken, onları pazar seçim mekanizmaları ile daha hızlı baş başa bırakmakta ve dolayısıyla zaten kısıtlı olan kaynakların pazarda başarısız olma olasılığı yüksek projelere aktarılmasını da önlemeye çalışmaktadır. 

Hızlandırma programlarının kuluçka programlarından önemli diğer bir farkı da girişimlerin bölükler halinde aynı anda programa alınması ve aynı tarihte programdan mezun olmalarıdır (Cohen, 2013; Cohen ve Hochberg, 2014; Pauwels vd., 2016). Bu amaçla, hızlandırma programları belli dönemlerde duyurular yoluyla yeni program dönemi için girişimcileri başvuru yapmaya davet eder. Önceden belirlenen süre boyunca özellikle online yöntemler kullanılarak girişimci ekiplerinden başvurular alınır. Bu başvuruların sayısı çoğu hızlandırma programları için oldukça yüksektir. Programa seçilecek olan girişimler için bu başvurular içinden seçim yapılır. Hızlandırma programları, belirlenmiş olan sürenin sonunda, süreci başarılı bir şekilde tamamlamış girişimlerin yatırımcıların da aralarında bulunduğu geniş bir izleyici kitlesinin karşısına çıktıkları demoday adı verilen etkinlik ile sona erer. Demoday sırasında girişimler yatırımcılar ile ilk bağlantılarını kurma şansını elde etmiş ve ekosistem içinde belirli bir görünürlüğe de ulaşmış olurlar. 

Ayrıca hızlandırma programları ve eski tarz kuluçka programları arasında verilen hizmetler ve sağlanan kaynaklar açısından da farklılıklar bulunmaktadır (Cohen ve Hochberg, 2014; Pauwels vd., 2016). Eski tarz kuluçka merkezleri alt yapı, ofis desteği, bazı yönetimsel destekler (muhasebe, sekreterlik, hukuksal konular, gibi) sağlarken hızlandırma programları için en önemli hizmetler eğitim, mentörlük ve ağ destekleridir. Mentörlük ve ağ desteği hızlandırma programlarında el ele gitmektedir. Hızlandırma programları, girişimlere ekosistemin geniş aktörler grubu ile iletişim ve ilişki kurma fırsatı sağlar. Hızlandırma programlarındaki girişimler sadece programa dahil olan diğer girişimlerle değil, onlar dışında mezun girişimlerle, ekosistemin içindeki diğer başarılı girişimcilerle, melek yatırımcılarla ve risk sermayesi uzmanları, mentörler ve hatta yerleşik şirketlerin üst düzey yöneticileri ile de ilişkiler geliştirme fırsatına sahip olabilirler. Melek yatırımcıların, mezun ve başarılı girişimcilerin, şirket yöneticilerinin bir kısmı da programlara hem mentör hem de yatırımcı olarak dahil olabilirler. Böylelikle hızlandırma programlarında hizmet sunumu, ağ mekanizmaları ve yatırım sürecinin iç içe geçtiği söylenebilir. 

Hızlandırıcılar açısından bir diğer farklılık yaratan unsur ise iş modeli ile ilgilidir (Cohen, 2013; Cohen and Hochberg, 2014; Malek vd., 2014). Kuluçka programlarının iş modeli, girişimlere sağlanan paylaşımlı ofis alanı ve ortak hizmetler karşılığında girişimcilerden kira alınmasına dayanmaktadır. Dolayısıyla girişimler kuluçka merkezlerine paylaşımlı ofisler için belli bir kira öderken, kuluçka programının sağladığı diğer hizmetlerden de faydalanmaktadır. Oysa hızlandırma programları iş modeli hisse paylaşımına dayanmaktadır. Bazı hızlandırıcı programlar, girişimlere tohum yatırım da sağlamakta programa dahil olan girişimlere sağlanan bu fon ve/veya diğer destekler karşılığında kurulan şirketin belli oranda hissesine sahip olmaktadır. Diğer yandan bu durum, hızlandırıcıları girişimlerin aynı zamanda yatırımcısı haline getirmekte ve dolayısıyla aradaki ilişkiyi çok daha karmaşık bir hale getirmektedir. Cohen (2013) tarafından da vurgulandığı gibi, hızlandırma programlarının yürütücüleri daha çok eski girişimcilerden, yatırımcılardan, diğer bir deyişle girişim geliştirme ve yatırım konusunda deneyim sahibi kişilerden oluşmaktadır. Hızlandırma programlarının kuluçka, girişim geliştirme ve yatırım arasındaki kesin çizgileri ayıran ve her iki süreci birbiri ile iç içe geçiren ve bunu gelişmiş ağ mekanizmaları ile yapan yeni bir kuluçka modeli olduğu ileri sürülebilir. 

Kaynaklar:

  • Cohen, S. G. 2013. “What do accelerators do? Insights from incubators and angels”, innovations, 8 (3/4), 19-25. 
  • Cohen, S. G., Hochberg, Y. V. 2014. “Accelerating start-ups: the seed accelerator phenomenon”. SSRN. https://ssrn.com/abstract=2418000 veya http://dx.doi.org/10.2139/ssrn.2418000. Son erişim tarihi: 15 Ocak 2019. 
  • Hallen, B.L., Cohen, S., Bingham, C. 2016. “Do Accelerators Accelerate? If So, How? The Impact of Intensive Learning from Others on New Venture Development”. https://ssrn.com/abstract=2719810 veya http://dx.doi.org/10.2139/ssrn.2719810. Son erişim tarihi: 7 Aralık 2018. 
  • Malek, K., Maine, E., McCarthy, I.P. 2014. “A typology of clean technology commercialization accelerators”, Journal of Engineering and Technology Management, 32, 26–39 
  • Pauwels, C. Clarysse, B., Wright, M, van Hove, J. 2016. "Understanding a new generation incubation model: the accelerator," Technovation, 50-51, 13-24. 
  • Yu, S. 2016. “How do accelerators impact the performance of high-technology ventures?”.SSRN. https://ssrn.com/abstract=2503510 veya http://dx.doi.org/10.2139/ssrn.2503510. Son erişim tarihi: 20 Aralık 2018.