Ana içeriğe atla
TR EN

Ahmet Ertegün – Müzik Tarihini Değiştiren Adam

sabanci-universitesi

 

10 Aralık 2007’de Led Zeppelin dağılmasından 19 yıl sonra Londra konseri için bir araya geldi. Bu konserin düzenlenme sebebi de bir anma töreni içindi. 19 yıl sonra Led Zeppelin, Ahmet Ertegün’üanmak için bir araya gelmişti. Az önce yazdıklarımı öğreneli çok olmadı, şaşkınlığım hala tazeyken Ahmet Ertegün hakkında bir şeyler karıştırmaya başladım ve okuduğum şeyler beni çok şaşırttı. The Rolling Stones, Led Zeppelin, Eric Clapton, Ray Charles, AC/DC ve daha sayamayacağım kadar nice efsaneyi keşfeden, Madonna ve Elvis Presley’i ise elinden kaçıran bir adam Ahmet Ertegün… Ahmet Ertegün’ün hikayesi de müzik dünyasındaki keşifleri kadar etkileyici.

 

sabanci-universitesi

 

Ahmet Ertegün’ün Hikayesi

Ertegün 1923 yılında İstanbul’da diplomat Mehmet Munir Ertegün ve Hayrunisa Rüstem’in ikinci çocukları olarak dünyaya gelmiş. Annesi Hayrunisa Rüstem aslında müzik konusunda baya donanımlı bir kadınmış ve bu da Ahmet Ertegün’e baya yansımış. 12 yaşındayken babası Washington büyükelçisi olarak atanınca Amerika’ya taşınmışlar ve aslında Ertegün’ün serüveni burada başlamış. Abisi Nesuhi ile beraber caz müzikten çok hoşlanıyorlarmış. 1930’lu yıllarda ırkçılık ve köleliğin yaygın olduğu Amerika’da Washington büyükelçiliğinde düzenledikleri caz konserleriyle aslında o dönem Washington’daki insanların arasında sınırların kaldırılmasında büyük rol oynamışlar. 1944 yılında babası vefat ettiğinde Türkiye’ye kısa bir süre için geri dönmüş. Diplomat olma teklifini reddederek Amerika’ya geri dönmüş ve o dönem asıl hayali olan kasetçilik işine başlamış. 1946’da ilk plak şirketini kurmasına rağmen bu şirket başarısız olmuş, sonrasında bir şirket daha kurmuş ve o da başarısız olmuş. Bunca başarısızlığın üzerine üçüncü şirketi kurmak için para arayan Ahmet, eski aile dostlarının hiçbirinden borç alamamış. En sonunda eski aile dişçileri Vahdi Sabit’ten 10.000 dolar borç almış ve eski arkadaşı Herb Abramson’dan da aldığı 2.500 dolarla beraber 1947’de AtlanticRecords’u kurmuş. Bu yıllarda şirket hala blues ve jazz odaklı çalışıyormuş çünkü Ahmet ve Abramson dinlemekten hoşlandıkları şeylerle bir şeyler üretmek peşindelermiş.

Atlantic Records'u kurmamızın sebebi, müziklerini beğendiğimiz birkaç şarkıcı ile kontrat imzalamak ve satın almak isteyeceğimiz albümlerini çıkartmaktı. Açıkçası asla çok eğlenceli bir şeyler yaparak para kazanabileceğimi düşünmedim. Yanılmış olduğum için çok mutluyum. -  Ahmet Ertegün

 

 

Ahmet Ertegün Pes Etmiyor

 

sabanci-universitesi

 

2 yıl süren başarısız denemelerin ardından 1949 yılında Stick Mghee ile yaptıkları albüm 1 milyon satmış ve Atlantic Records görece başarılı bir şirket olmaya başlamış. 1952’de Ahmet Ertegün Ray Charles’i keşfetmiş ve Ray Charles Amerika’da hızla ün kazanmaya başlamış. Ray Charles ün kazanırken Atlantic Records da piyasada önemli bir rol oynamaya başlamış ve R&B - Jazz türlerinde en büyük şirketlerden birine dönüşmüş. 1955’te Elvis Presley ismi ortaya çıktığında Ahmet Ertegün, Elvis’e 25.000 dolar teklif etmiş ama Elvis 45.000 dolar istemiş. Elvis Presley böylece Ahmet Ertegün’ün elinden kaçırdığı ilk isimlerden biri olmuş. Bu dönemde Ahmet Ertegün, Jailhouse Rock’un yapımcıları olan Leiber ve Stoller ile tanışmış. Ahmet Ertegün bu ikiliyle çalışmaya başlamış ama başka plak şirketleriyle çalışmaları konusunda da serbest bırakmış. 60’lara yaklaşırken Atlantic Records içinde problemler yaşanmaya başlamış. Problem Leiber ve Stoller’in başka şirketlerle olan çalışma özgürlüğünden kaynaklanıyormuş. Bu dönemde Leiber ve Stoller başka bir plak şirketiyle hit bir şarkı çıkarıyorlar ve çok fazla para kazanıyorlar. Sonrasında şirketin bir diğer ortağı olan Wexler’i de yanlarına alıp Ahmet Ertegün’le masaya oturmuşlar ve hisselerini satın almak istemişler. Ahmet Ertegün ise bu ikiliyi şirketten yollamış. Atlantic Records’un durgunluğu da iki ismin keşfiyle tersine dönmeye başlamış. Aretha Franklin ve Otis Redding’in keşfi Ahmet Ertegün için işleri tekrardan pozitife çevirmiş.

 

Ahmet Ertegün’ün Büyük Keşifleri

 

sabanci-universitesi

 

Durgunluk bir süreliğine sonlansa da Wexler’in şirket ortaklığına dair olan hareketliliği devam etmiş. O dönemler Wexler Atlantic’in satılması gerektiğini yoksa piyasadan kaybolacağını savunuyor ve şirketi Warner Bros’a satmak istiyormuş. Ahmet Ertegün her ne kadar reddetse de abisi Nesuhi’nin de Wexler’i desteklemesiyle hisse çoğunluğuyla Atlantic Records, Warner Bros’a satılmış. Şirket Warner Bros. bünyesine geçince problemler daha da artmış ve Wexler süreci yönetemeyip şirketten ayrılmış. Bu süreci en iyi yöneten isim yine Ahmet Ertegün olmuş. Atlantic Records’u Warner Bros bünyesi altında bağımsız bir yapı haline getirmek için elinden geleni yapmış. 1970’lere girerken Ahmet Ertegün Rolling Stones’u dünyaya açmış ve sonrası da çorap söküğü gibi gelmiş. Led Zeppelin’i ilk duyan o olmuş ve direkt boş kağıda imzalamış. Eric Clapton’u da, AC/DC’yi de, Cream’i de ve sayılamayacak kadar birçok ünlü müzisyeni de daha hiç kimse tanımazken etrafına toplamış. Bu süreçte Ahmet Ertegün’ün inanılmaz insan ilişkilerini gözlemek mümkün, Atlantic Records’u birçok kez insan ilişkilerindeki başarılarından dolayı ayakta tuttuğunu söyleyebiliriz. Amerika’nın en problemli döneminde siyahi sanatçılara inanılmaz bir destek vermesi ve Jazz, R&B gibi müzik türlerinde belki de en önemli sanatçıları müzik dünyasına kazandırmış olması onun bu konuda ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor.

 

Hayatının Son Dönemleri

 

sabanci-universitesi

 

1980’lerden sonra yavaş yavaş inzivaya çekilen Ahmet Ertegün, 1987’de Rock and Roll Hall of Fame’ine seçildi ve üstelik bunu bir performans sanatçısı olmadan başardı. 1991’de Berklee Müzik Koleji tarafından onur ödülü ve 2001’de Amerika Kongre Kütüphanesi tarafından yaşayan efsane olarak ödüllendirildi. 2006’da Rolling Stones’un yaptığı bağış konserinde kafasını çarparak vefat etti. Led Zeppelin dağılmasından 19 yıl sonra Ahmet Ertegün için tekrar toplandı ve konserin gelirleri Ahmet Ertegün vakfına aktarıldı. Ahmet Ertegün aslında bütün hayatını sevdiği müziği yapan sanatçıları desteklemeye adamış. Caz ve R&B o dönemlerde dünyaya yayılabildiyse kuşkusuz bunda Ahmet Ertegün’ün çabası çok büyük. Müzik dünyasına kazandırdığı sayısız ismin dışında müzik sektörüne kazandırdığı herkesin onu çok sevmesi de iyi bir iş adamı olmasının dışında iyi bir insan olduğunu da gösteriyor bence. Ahmet Ertegün’ü daha iyi tanımak istiyorsanız Robert Greenfield’in yazdığı Son Sultan – Ahmet Ertegün kitabını okuyabilirsiniz. Yazımı Led Zeppelin’in Ahmet Ertegün’ü anma konserinde söylediği ve sonunda Robert Plant’in Ahmet Ertegün’e sevgisini belirttiği Stairway to Heaven ile bitirmek istiyorum.

 

 

Kaynaklar :